
Mindfulness, fazlasıyla stresli modern hayatlarımıza bir panzehir olarak sunuluyor. Mindful Revolution’dan Adrian Jacobs, mindfulness’ın faydaları ve iş hayatındaki uygulamaları hakkında destinyman.com’a konuştu.
Mindfulness’ı nasıl tanımlarsınız? Mindfulness çoğunlukla “ortadaki belli bir amaca yönelik olarak geliştirilen; olan biteni olduğu gibi kabul ederek yargılamayan, şimdiki zamana yönelik bir farkındalık” olarak tanımlanır. (Kabat-Zinn, J: 1991: Full Catastrophe Living). Bu yaklaşım; bir şeyleri olduklarından farklı şekillerde hayal etmek yerine, ortaya çıkanlar ne olursa olsun şimdiki zamanla baş etmek için gereken becerileri bize öğretmeye odaklanır. Sorunların ortaya çıkmasıyla duraklayarak farklı bir yönteme ulaşmaya ve ardından bilinçli bir şekilde kendimizi şimdiki zamana tekrar geri döndürmeye teşvik ediliriz. Nefes alışverişimize yönelik odaklanma teknikleri aracılığıyla, merakla ve yargılamaksızın; aklımızda ve bedenimizde neler olup bittiğini “dinlemeyi” ve olanlara dikkatimizi vermeyi öğreniriz.
Şu sıralarda mindfulness’a karşı neden böylesine bir ilgi var? Mindfulness öğretisinin öncülerinden Jon Kabat-Zinn, Full Catastrophe Living adında bir kitap yazdı. Günümüzde insanların hayatı tecrübe etme biçimlerine ilişkin oldukça dikkat çekici bir başlığı var. Aksilikler ardı ardına gelir. Stresimiz çok fazla; bir problemin üstüne tekrar tekrar giderek umutsuzca çözüm arama çabalarıyla kafamızın içinde kendimizi tekrar ettiğimiz durumlar da öyle. Bu süregelen “otomatik mod” aynı zamanda insanların alışılagelmiş olarak hem kendi zihin ve bedenlerinden, hem de anlık ve merkezi içgüdüsel kapasitelerinden kendilerini uzaklaştırmalarına ve aradaki bağlantıyı tamamen kaybetmelerine sebep oluyor. İnsanlar genel olarak çalışmanın ve hayatın içinde boğuldukları hissine kapıldıklarını söylüyorlar.
Bu öğretinin dunya çapında yaygınlaşması neticesinde artık şirketler, mindfulnes ile çok ilgililer. Ekonomimiz ve şirketler, ortaklık ve büyümeye devam etmek konusunda gerginlikler yaşıyor. Artan kısıtlamalar neticesinde bireyler, kırılma noktasına ulaştılar. Bu nedenle kuruluşlar için tek geçerli yol, çalışanlar arasında yükselen karmaşa ve güvensizlik karşısında içsel direnci geliştirmektir.
Mindfulness, kişiye tamamen kendi iç dünyasında daha fazla yetkin olma fırsatını sunuyor. Kişinin kendisi ve çevresi ile olan etkileşimlerinde ortaya çıkan alışılagelmiş öfke ve tepkilerin yerine; ona seçim yapmak ve karşılık vermek için geniş bir alan sağlıyor. Mindfulness, yaratılıştan gelen bir nitelik ve yetkinlik üzerine temel bir öğreti. Karşılaştığımız engel genellikle “zaman”. Şirketler, çalışanlar için mesai dışı saatlerde yapılacak eğitimlerin masraflarını karşılayabileceklerinden emin değiller. Şirketlerin ihtiyaçlarına uyacak çeşitli programlar sunarak bu endişeyi nasıl karşılayacağımız konusunda yenilikçi bir duruş göstermeyi başardık.
Farkındalık sahibi bir yaklaşımın faydaları nelerdir? Mindfulness, endişe ve strese sebep olan durgun düşünme şeklinin tam olarak zıttıdır. Düşüncelerimizi, her biri için üstünde sürekli kafa patlamak zorunda olduğumuz sözde oluşumlar gibi görmek yerine; tıpkı bir akarsu gibi, temelde sürekli ilerleyen bir zihin olayı olarak görmeyi öğreniriz.
Nihayetinde, “işe yaramaz” düşüncelerin sadece düşüncelerden ibaret olduğunu gördüğümüzde geri adım atmak ve gerçekliği olmayan fikirlere itibar etmemek için zihnimizde bir alan yaratmak daha kolay olur. Hislerimiz, duygularımız ve ruh halimiz aracılığıyla kendimizin farkına daha iyi varırız. Kendimizi tekrar etmeye ve gereğinden fazla düşünmeye iten durumlar dizisinden uzaklaşırız. Uygun bir şekilde karşılık vermeyi ve tetikleyici durumların farkına varmayı öğreniriz.
En önemlisi, bu pratiğin en büyük faydası ve getirisi, hayatlarımızı kesin bir yönde kontrol etmeye zorlamaya çalışmaktan ve buna göre kontrol etmekten bizi durduruyor oluşu. En basitinden; hayatı şu an olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyoruz. Tepkiselliğimiz ve durgunluğumuz büyük ölçüde azaltılmış oluyor. Nihai fayda ise hem kendimize hem de diğerlerine duyduğumuz sevginin artması.
Mindfulness iş hayatında nasıl uygulanabilir? Farkındalık sahibi liderler duygusal açıdan daha kabiliyetli ve çalışanlarından gelen yeni fikir ve geribildirimleri dinlemeye daha açık insanlardır. Bu yetenek temelde, mindfulness öğretisinin kazandırdığı belirli getiriler neticesinde sağlanır:
– Bilginin pratik sürecinde kazanıldığı gerçeğini ifade eden kendi kendini denetleme ve yönetme kabiliyeti, önceki tecrübelerin kişi tarafından tanıklık edilmesine olanak sağlar; buna göre kişi, geçmiş tepkilerinin tersine tekabül eden diğer uygun seçenekleri deneyerek daha fazla tecrübe kazanma imkanına sahip olur.
– Değerlerin açıklığa kavuşması, eski inanç sistemleri etrafında yeni imkanların doğması ile gerçekleşir. Mindfulness, geçerliliği kalmamış olan eski inançların yenileriyle değişmesine olanak sağlar.
– Zihimsel, duygusal ve davranışsal esneklik, yeni seçimler yapıldıkça ortaya çıkar. Uygulayıcılar, kaotik ve zorluklarla dolu durumları suçlulukla sonuçlanmadan atlatabildiklerini ve uyuşmazlıklarla daha iyi başa çıkabildiklerini bildirmektedirler.
– Öncesinde kabullenmesi rahatsız edici olabilen şeye, kabullenilmesi ve aşina olunması için imkan verildiği zaman sonuçlar açığa çıkar; böylece kişinin geçmişte elinde bulunan ipler gevşer.
Sınırlı bir tanım olan “Endişeliyim.” sözüne karşı olarak; kişi, “Ben, düşüncelerimden ibaret değilim.” ve “Endişe hissediyorum.” ifadelerinin olanaklarını görmeye başlayabilir. Olan bitenler, mindfulness öğretisinin bir parçası olan bu gözlemleyici tanıklık aracılığıyla objektif bir şekilde görülür. Bu süreç daha mutlu ya da daha iyi olmaya çalışmakla alakalı değildir; yeri geldikçe daha esnek ve daha dengeli olmakla alakalıdır.
Mindfulness’ın değiştirebildiği beceriler nelerdir? Mindfulness’ın en heyecan verici kazançlarından biri nörologlar tarafından yürütülen son çalışmalar neticesinde ortaya çıkarıldı, buna göre; beyinlerimiz aslında birer “plastik” gibi ve dönüşüm geçirmeye oldukça elverişliler. Yeni sinirsel geçitler geliştirilebilir. Beyin taramaları gösteriyor ki öğreti, beyindeki belirli anahtar bölgeleri değiştirebilmektedir; bu da bize hafızamızı geliştirme ve daha empati sahibi, daha sevgi dolu ve strese daha dayanıklı olma imkanı vermektedir. Burada, mindfulness teknikleri üzerinde ustalaşmanın gücü yatıyor. Bu teknikler iyimserliğimizi arttırıyor, olanlarla daha iyi başa çıkmamıza imkan sağlıyor, isteklilik uyandırıyor ve uygulayıcılar hayatlarına yönelik gereken değişimleri uygulamaya daha yatkın bir hale geliyor.
Yalnızca düşünmek, zekanın en yüce formu değildir – devamlılığı olan bir farkındalık, esasında var olmak için çok daha yaratıcı ve güçlü bir yoldur. Bu noktada, açık ve yaratıcı bir duruşla şimdiki zaman içinde yargılamadan ve merak ederek var olmayı öğreniyoruz.
Mindfulness hareketi, uygulamalardan kurslara kadar bütünüyle yayılmış durumda. Bu iyi bir şey mi? Mindfulness’in “özü” ve “kalbinin” tüm bu ilgi neticesinde hafifletilmiş olması gibi oldukça gerçek bir tehlike var. Öncelikle, nitelikli uygulayıcılar kurslara devam etmektedir. Mindfulness in South Africa (IMISA) kuruluşu, Stellenbosch Üniversitesi aracılığıyla Mindfulness Temelli Girişimler Sertifika Programı başlattı. Mindful Revolution’daki uygulayıcılar, kuvvetli bir eğitimden geçerek sağlam temelli uygulama tecrübesine sahip oluyor. Öğrendiklerini hayata geçirdiklerinden emin oluyoruz.
Ayrıca, toplumda her zaman “hızlıca düzeltmeyi” bulma eğilimi var; mindfulness’ın uygulamaya geçirilebilmek ve işe yarar hale getirebilmek için sağlam bir niyet ve motivasyon gerektiren bir öğreti olduğunu unutmamak önemli. Faydaları oldukça fazla, ancak düzenli olarak belli ölçüde günlük bir katkı göstermek gerekiyor. Odak noktası kişinin kendine karşı sorumluluk ve mesuliyet sahibi olabilmesinde.